8 Kasım 2008 Cumartesi

Hemşirelik Bakımının Planlanması

Hemşirelik sürecinin başlatılabilmesi için kabulde hastanın durumunu bilmek önemlidir. Aşağıdaki bilgiler (veriler) hasta yönünden araştırılmalı ve seçilen bakım planı formuna kaydedilmelidir.
■Şuur düzeyi

■Hayatî belirtiler

■Solunum özellikleri

■Kilo ve genel vücut yapısı

■Kendini ifade etme düzeyi

■Şikayetleri ve nedenleri

■Hareket düzeyi

■Derinin durumu

■Görme ve işitme durumu

■Protez kullanıp kullanmadığı

■Beslenme durumu ve alışkanlıkları gibi yaşam aktiviteleri


Değişik formlar olmasına karşın kullanılan formlar genelde hastanın tercih ettiği besinleri, günlük aktivite düzeyini, alışkanlıklarını, hastanın özel ihtiyaçlarını, hastanaye ve hastalığına karşı tutumunu değerlendirebilecek bilgileri içermelidir.

Hasta Eşyalarının ve Ünitesinin Düzenlenmesi
Hastalar hastaneye yanlarında değişik eşyalarla gelirler ancak hasta ünitesinin kısıtlılığı nedeni ile kişisel eşyaların dışında kalanlar bir kart üzerine kaydedilir ve hasta ailesine teslim edilir. Değerli eşyalar hasta yanında kaldığı zaman onların kaybolmasından veya zarar görmesinden hastane sorumlu değildir. Mücevher, yüzük, saat gibi kıymetli eşyalar, fazla miktardaki para eve gönderilmeli veya hastanede sorumlu bir kişi tarafından imza karşılığı teslim alınarak güvenli bir yere konulmalıdır.

Hastanın Oryantasyonu
Hastanın servise, hastaneye ve içinde bulunduğu yeni duruma oryantasyonu hemşirenin sorumluluklarından biridir. Hasta, kişisel gereksinimlerine uygun bakımı, odasının ve banyo yerini, çağırma sistemini, acil durumda sorumlu kişilere nasıl ulaşacağını ve haberleşme sağlama yollarını, ziyaret koşullarını bilmelidir. Hemşire, kahvaltı ve yemek saatlerini, yatma zamanı ve daha birçok hastane kurallarını hastaya açıklar. Hastaneden hastaneye farklılık gösterebilen ziyaretçi gün ve saatleri hasta ve ailesine söylenmelidir. Hastane hakkında hastanın ve yakınlarının bilgi edinebileceği küçük bir el kitabı hazırlayarak, hasta kabulü ve faburculuk işlemleri hakkında bilgiler ile hastanın hastaneye ve evine oryantasyonu yönünden yardımcı olmalıdır.

Hemşirenin Sorumlulukları
Hasta servise geldiği zaman, hemşire hastadan ve bakımından sorumludur. Hemşire, hemşirelik bakım planını başlatır, vital belirtilerini ölçüp derece kağıdına kaydeder. Hasta kabulün ile görevli hemşire; hastanın üniteye oryantasyonundan, hastanın eşyalarının ve ünitesinin düzenlenmesinden, hemşirelik bakım planını uygulamaktan sorumludur.


Tıbbi Bölümün Sorumlulukları
Hastanın hastaneye kabulünde yetkili bir hekim hazır bulunur, hekim tıbbi tedavinin başlatılmasından doğrudan sorumludur. Hekim tıbbi anamnezi almaktan, fiziksel muayene yapmaktan, ilaçları, tedavileri, testleri, işlemleri saptayıp yazılı olarak belirtmekten sorumludur. Hastanın servise kabulüyle tıbbi tedavi hemşirelik bakımı başlar. Her bir hastanın kendine özgü tıbbi tedavisi, bakımı, faaliyet sınırları vardır. Fizik muayene; hastanın baştan ayağa; iskelet, kas, deri yapısının ve bütün sistem/organların ya araç, ya da muayene eden kişinin duyuları yoluyla muayene edilmesidir. Fizik muayene ile saptanan hastalık belirtilerine fizik veya objektif bulgular denir, bu bilgilerden hemşirelik sürecinin birinci aşaması olan veri toplamada da yararlanılır.

Fizik Muayenede Hemşirenin Görevleri Nelerdir?

■Ortamın hazırlığına yönelik görevleri:

Muayene odasının hazırlığında, muayene için gerekli olan araç ve gerecin hazırlanmasının yanında oda sıcaklığının da ayarlanması gerekir. Oda sıcaklığı en az 20oC olmalıdır. Muayene tepsisi tam hazırlanmalıdır.
■Hastanın hazırlığına yönelik görevler:

Hastanın giysilerinin çıkarılıp özel muayene giysilerinin giydirilmesi, muayeneden önce hastanın mesane ve barsaklarını boşaltmasına yardım edilmesi, hastaya muayene için gerekli pozisyonun verilerek üstünün örtülmesi, hekim ile işbirliği sağlıyarak işlem sırasında hastaya gerekli temel bilginin verilerek endişesinin azaltılması.

Muayene Tepsisinde Bulunması Gerekli Araç ve Gereçler Nelerdir?

Oftalmaskop, otoskop, spekülüm, steteskop, sfigmomanometre, dil basacağı, diyapazon, refleks çekici, dermograf, kese kâğıdı, kapaklı kutuda pamuk tampon, çengelli iğne, kapaklı kutuda gaz bezi, test tüpleri, nörolojik muayene için sıcak veya soğuk su bulunan kaplar, steril ve steril olmayan eldivenler, el feneri ve portatif ışık, yumuşatıcı pomat, derece, antiseptikli solüsyon küveti, böbrek küvet, mezura, hastayı örtmek için çarşaf veya ara çarşaf. Bu araç ve gereçlerin hepsi tepside ve üstü örtülü olmalıdır. Her hastadan sonra muayene masası üstündeki çarşaf değişmeli ya da kağıt havlu ile kaplanmalı, her hastadan sonra kirli kısmı koparılmalıdır. Her muayene odasında musluk, lavabo, sıvı sabun ve kağıt havlu bulunması gerekir.

Hemşirelerin Yasal Sorumlulukları

Hemşirelikle ilgili bir tıbbi müdahalenin hukuka uygun sayılabilmesi ve dolayısıyla müdahaleyi yapanın herhangi bir hukuksal sorumluluğa tabi tutulmaması için aranan bir takım koşullar bulunmaktadır. Bunlar,

1. Müdahaleyi yapanın hemşire olması,

2. Müdahale konusunda endikasyonun bulunması (ki bu şart çoğunlukla hekim açısından geçerli olup, hemşireler açısından daha sınırlıdır),

3. Hastanın rızasının bulunması ve

4. Son olarak, tıbbi müdahalenin hemşireliğin gerektirdiği şekilde ve özenli bir biçimde uygulanmasıdır.

Bu şartlardan “hastanın rızası” bakımından ise özellikle belirtilmesi gereken husus, hastanın rızasının geçerli olabilmesi için hastanın “aydınlatılması” gerekliliğidir. Aydınlatma yapılmadığı takdirde hastanın rızası geçersiz olur ve bu durum da tıbbi müdahalenin hukuka aykırı olmasını ve sonuç olarak hemşirenin hukuksal sorumluluğuna neden olur. Aydınlatma esas itibarıyla hekimin görevidir. Hekim bu görevini hemşirelere devredemez. Burada hekimin bizzat edim yükümlülüğünün bulunduğu bir alan söz konusudur. Ancak hemen belirtelim ki, hemşirelerin de kendi alanları içindeki tıbbi müdahaleler bakımından aydınlatma yükümlülüğü vardır. Maalesef ülkemizde bu hususa gerekli özen gösterilmemektedir ve zaman içinde hemşirelerin de bu nedenle mahkemeler tarafından sorumlu tutulmaları söz konusu olabilecektir.

Bu çerçevede işaret etmek isterim ki, hemşirelerin rıza ve aydınlatma yükümlülüğü hekimlere nazaran daha dardır. Nitekim Hasta Hakları Yönetmeliği’nin 31/2. maddesine göre, “Hastanın, uygulanacak tıbbi müdahale için verdiği rıza, bu müdahalenin gerektirdiği sair tıbbi işlemleri de kapsar”.

Belirtilen bu şartların tümü, tıbbi müdahalenin hukuka uygunluğu bakımından şarttır. Şartlardan birisinin eksikliği hemşirelerin hukuksal sorumluluğuna neden olacaktır. Müdahaleyi yapanın hemşire olmaması (örneğin henüz hemşirelik öğrencisi olması), tıbbi endikasyon olmadığı halde bir tıbbi müdahalenin yapılması (örneğin bir enjeksiyonun gereksiz yere, sırf para almak için yapılması) ve hastanın aydınlatılmadığı ve/veya rızasının bulunmadığı hallerde yapılan tıbbi müdahale hukuka aykırı olur ve hemşirenin kasten yaralama, ölüm neticesi meydana gelmişse de bu neticeden sorumluluğuna neden olur. Bu sorumluluk bir yandan ceza hukuku sorumluluğu iken, başka ifadeyle hemşirenin ceza mahkemesinde yargılanarak sonuçta hapis ve/veya para cezası almasını sonuçlayacakken; aynı zamanda tazminat ve disiplin sorumluluğunu da gerektirecektir.

Hemşirelik Hizmetleri

I. BASAMAK HEMŞİRELİK HİZMETLERİ

ÇALIŞMA ALANLARI


Sağlık Ocakları, AÇS / AP, Verem Savaş Dispanseri, Semt Poliklinikleri

Bu birimlerde görevli hemşirelerin mesleki fonksiyonları:

a- Kişiye Yönelik: Bağışıklama, beslenmeyi düzenleme,hastalıklara erken tanı koymada araştırıcı olma, aşırı doğurganlığın kişiye uygun yöntemlerle kontrolünü yapma, gereksinimlere yönelik sağlık eğitimi planlama ve uygulama, ebelerin eğitiminde yeralmadır.

b- Çevreye Yönelik: Çevremizde sağlığı olumsuz etkileyen biyolojik, fizik ve kimyasl etkenleri yok ederek veya kişileri etkilemesini önleyerek çevreyi olumlu hale getirmektir.



Okul Sağlığı Hemşireliği: Türkiye de 1949 yılındaki Milli Eğitim Şurası’nda yatılı okullarda hemşire çalıştırılması düşünülmüş 1961 yılında da İlköğretim Yasasıyla okullara doktor, hemşire ve sağlık memurunun tayin edilmesi kabul edilmiştir.

Öğrencilerin ve personelin sağlığının değerlendirilmesi, geliştirilmesi sağlıklı okul yaşamının anlaşılması ve sürdürülmesi için okul toplumunda gerçekleştirilen tüm girişimleri içerir.Okul sağlığı hemşiresi okul toplumundaki sağlıkla ilgili öncelikleri belirler bunun için öğrenciler ve okul personeli ile ilgili tüm planlamaları yapar, uygular ve değerlendirir.(Danışmanlık)

Türkiye’de İş Yeri Hemşireliği:Sağlıklı insan ve üretkenlik; üretkenlik ve ulusal büyüme hızı; sağlığın geliştirilmesi ve kaliteli yaşam arasındaki ilişkiler, iş sağlığı ve iş güvenliği uygulamalarının sınırlarını genişletmiştir. Bu kapsamda sağlıklı ve güvenli iş ortamı oluşturmak, işçinin işi ve sağlık durumu arasındaki dengeyi korumak,doğrudan ve dolaylı sağlık harcamalarını kontrol altına almak amaçlanır. Bu amaçlara bir çok disiplinin katıldığı ekip çalışmaları ile ulaşılabilir. Gelişmiş sağlık anlayışına göre, hemşire bu ekibin en önemli üyesidir. Gelişen hemşirelik rolleri, onları 2000’li yıllara hazırlayan kritik bir önem kazandırmaktadır.

“İş sağlığı hemşireliği”, hemşirelik bilgi ve becerilerinin iş sağlığı alanında uygulandığı bir halk sağlığı hemşireliği dalıdır. İşçilerin sağlığının korunması ve geliştirilmesi için halk sağlığı ilke ve kuramlarının kullanıldığı hemşirelik uygulamalarını içerir.


Hastanelerde Hemşirelerin Görevleri: Tüm Sağlık Kuruluşlarında Hemşirelik; Bir ekip üyesi olarak hasta bireyin sağlığının geliştirilmesini, temel gereksinimlerini karşılamasını ve kısa sürede hastanın bağımsızlığını kazandırmaya yönelik bakım sürecidir. Topluma yönelik görevler almak ve hastanın toplumla ilişkisini sağlamak

EĞİTİM ALANINDA

Hemşire yetiştiren okullarda bilim uzmanlığı ve eğitim veren hemşire alanları (Akademisyen)

Rehabilitasyon ve Özel Bakım Merkezleri:

-Rehabilitasyon/ Özel Bakım Hemşireliğinin Görevleri:

Maximum fiziksel ve mental sağlığın devamı için temel hemşirelik hizmetlerini yapar.

Önlenebilir seconder komplikasyonların oluşmasına engel olmak (üriner enfeksiyon, bası yarası gibi) için uygun bakımı yapar.

Deformitelere engel olmak için eklem hareket açıklığını muhafaza eder.

Bası yaralarının kontrolü ve önlenmesine yönelik bakım hizmeti yürütür.

Hastaya cilt bakımı ve kendine bakımı öğretir.

Mesane irigasyonu ve idrar inkontinansı bakım ve eğitimi pratiği yaptırmak.

Yatağa bağımlı hastaya pozisyonlama eğitimi verir ve yatak postürünü uygular.

Transfer aktivitelerini öğretmek ve uygulamak.

Elektrolit sıvı dengesini ve diyetetik bakım hizmetleri vermek.

Topluma yönelik görevler almak ve hastanın toplumla ilişkisini sağlamak

Yaşam Kalitesi ve Hemşirelik

Yaşam Kalitesi ve Hemşirelik


İnsanların sağlıklarında herhangi bir sapma olduğunda yaşamdan doyum almaları bozulabilir. Bu noktada hemşireliğin amacı; bireye kendi bakımını yapar hale gelinceye dek yardımcı olmak ve en kısa zamanda bireyin kendi bakımını üstlenmesini, gereksinimlerini karşılayabilmesini sağlamak ve tüm bu süreçlerde yaşam doyumunu maksimum düzeye çıkarmaktır.

Hemşirelik araştırma ve uygulamalarının sonuçlarının değerlendirilmesinde, önemli bir değerlendirme yaklaşımı olarak yaşam kalitesi saptamaları gittikçe kabul görmektedir. Yaşam kalitesi çalışmaları hemşirelerin öğrenmeleri ve ölçekler geliştirebilmeleri için de önemlidir. Hastaların, hastalığın ve tedavinin yol açtığı sorunlar üzerinde kontrolünü sağlamak, iletişimini geliştirmek ve hastalık öncesi aktiviteleri yeniden yapabilmesini sağlamak için yaşam kalitesi ölçümleri hemşirelere yardımcı olabilir.

Tedaviye gereksinimi olan bireyin yaşam kalitesi, aileye, çevreye ve önemli ölçüde de onun tedavi ve bakımını üstlenen hemşireye bağlıdır. Hasta eğitimi de hemşirelik bakımının kapsamında olmalıdır ve profesyonel hemşirenin temel sorumluluğudur. Hemşireler, hastaların fiziksel ve ruhsal iyilik halinin devamından sorumlu olan, hastalara bilgi sağlamada ve danışmanlık yapmada anahtar kişilerdir. Sağlık eğitiminin amacı; hastayı en sağlıklı biçimde hayatını yaşaması için eğitmek ve böylece hastanın maksimum sağlık potansiyelini kurması için çabalamasını sağlamaktır.

Yeni sağlık hizmeti felsefesine göre; hemşireler hastalarının yaşam kalitesini yükseltmede, karşılıklı saygı ve işbirliğine dayanan holistik bir yaklaşım içinde yaşam kalitesini değerlendirmelidirler. Hemşire, yaşam kalitesi ile ilgili kavramları sorgulamalı ve hemşirelik uygulamalarının dayandığı fiziksel ve psikolojik iyilik hali felsefesini geliştirici modelleri kurmak için çabalamalı, var olanları benimsemelidir.

Hemşireler, kronik hastalığı olan bireylerin durumunu iyileştirmede ya da yaşama uyumunu kolaylaştırmada yardımcı olurken şu konulara öncelik vermelidirler:

a- Hastaların özel, sosyal ve mesleki problemleri ile ilgili araştırma yapmalı ve bu sonuçlara göre güçlüklerle karşılaştıkları konuları belirleyip danışmanlık görevini üstlenmelidirler.
b- Hastalara finansal, iş, ev, sosyal ve mesleksel aktiviteleri, taşınma, ev bakımı, yemek yapımı ve rehabilitasyon hizmetleri gibi konularda karşılaştıkları problemlerde yardımcı olmak için değişik kaynakları araştırmalı ve sunmalıdırlar.
c- Hasta bireyin gereksinimleri ve özel yetersizliklerinde gerekli olan yardım için aile, arkadaş, akraba eğitimini yaparak destekleyici görev üstlenmelidirler.
d- Kronik hastalığı olan diğer bireyleri hasta eğitiminde kaynak olarak kullanmalı ve bu hastaların deneyim ve görüşlerini bakım verdiği hastalarla paylaşmalarını sağlamalıdırlar.

Kendinize Güvenmenin 14 Yolu

İşte, yitirdiğiniz özgüveni yeniden kazanmak için size ustaların da yardımıyla önerebildiğimiz 14 yol:

1. Önce bütün olumsuz tecrübeleri unutun. Durup dururken güveniniz yitirmeniz, basarisizlik duygusunu yasamanız bundan olabilir. O yüzden ilk adim olarak geçmişteki bütün kötü deneyimleri yok edin. Beyninizden silin gitsin!

2. Kendinizle iletişiminiz çok önemli. "Sen bunu yeneceksin" gibi cümleler kurmayın. Yani kendinize iç sesinizle "sen" diyorsanız bu sorundur. İlk olarak kendinizle "iletişim”e gecik, "ben bunu yaparım" seklinde cümlelerle ise başlayın.

3. Erteleme olayına bir son verin. Bir şeyi sonlandırmayıp, yarim bırakma, basarili olamama korkusuna dayanabilir. "Su an" yapacağınız ne varsa "hemen simdi" yapın. Bir not edin bakalım, "yarim" bıraktığınız isler çok fazla mi? Onları tamamlamak güven duygunuzu rehabilite edecektir. çok basit şeylerde bile bunu uygulayın. Sacınızı kestirmeyi ne zamandır erteliyor musunuz. Hemen gidin kestirin mesela..

4. Kesin olarak istediğiniz şeyin ne olduğunu düşünün. Tam olarak neyi, ne kadar, nerede ve nasıl elde etmek istiyorsunuz? Bunu dakikalarca düşünüp, o çok istediğiniz şeye odaklanın. Adrenalinizin arttığını, istediğiniz şeye kavuşmayı "düşünmenin" sizi pozitif bir ruh haline soktuğunu göreceksiniz.

5. Kötü tecrübeleri beyninizin bilgisayarını çöp kutusuna atıp, silmiştiniz ya. Eh simdi, arkadaşlarınızla beraberken biraz sikiliyorsunuz değil mi? Onlara hep "dertlerinizden" söz ederdiniz hani! Canim, biraz düşünün, sizin hiç basariniz olmadı mi geçmişte. Dost sohbetlerinde arada sırada bu başarılarınızdan da söz edin.. Anlatırken bunu nasıl yaptığınızı yeniden hatırlayacaksınız. Belki de bu yöntem, başka ulaşmak istediğiniz idealleriniz için de ise yarar!

6. Çevrenizi iyi gözlemlediniz mi? Basarili ve mutlu insanlar genellikle "Çözüm"e odaklıdır. Bu insanlar yüzde 20 problemlere, yüzde 80 çözümlere odaklanır. Bazı sorunlar aslında sizin "büyüttüğünüz" kadar değil. Siz ona "odaklandıkça" o büyüyor, büyüyor ve çözülmez bir hale geliyor. Bu sorunlarda çıkmaza girdiğinizde bir "örnek" bulun. Yari sorunu çözmüş bir insan örneği. O, nasıl çözdü? Tamamen bu yönteme odaklayın kendinizi.

7. Enerjinizi çoğaltın. Çünkü enerji bize sadece fiziksel güç olarak gerekli değildir. Duyu organlarımız da enerji ile çalışır. Bu enerji sesinize, bakışınıza, görünüşünüze etki eder. Spor yaptığınızda seremonin ve endorfin hormanlari artacak. Bu iletişimde çok önemli; Bakışlarınız da bu hormonların etkisiyle karsı tarafa daha kolay "olumlu" mesajlar göndermenizi sağlayacak. Kendinizi "iyi" hissetmek, güne gülümseyebilmek için spor çok önemli. Unutmayın, egzersizden uzak kaldığınızda, adeta benzinsiz bir araba gibisiniz!

8. Telkin çok önemli. Her ne istiyorsanız onu olmuş gibi hayal edin: Alt bilinciniz sadece şimdiki zamanı bilir. O yüzden gelecek zamanlı cümleler kurmayın. Örneğin, "zayıflayacağım" derseniz asla zayıflayamazsınız. Belirsiz bir gelecek yerine, "su anda yapıyorum" deyin.. Bu mesajı yolladığınızda, alt bilinciniz sizi o amaç için bazı tutumlara davet edecektir. Siz farkında bile olmadan... Enerjiniz çoğalacak, yavaş yavaş zayıflama isteği artacaktır.

9. Aman, renkler çok önemli. Giysilerde renk tonajlarına dikkat edin. Seçtiğiniz her renk sizi anlatıyor çünkü. Canlı renkler mutluluk ve neşeyi koyu renkler ise ciddiyeti temsil ediyor. Bu tarz olarak size en yakışanı secin. Bu giysileriniz canlı renklere sahipse güveninizin kendiliğinden geliştiğini göreceksiniz. (Tabii yerine göre.. Bir is toplantısına da pırıl pırıl renklerle gidilmez elbette.) Su acık ki, asil olarak “ten giysiniz”, yani solgun olmayan bir cilt, parıltılı bakışlar giysilerden daha da önemlidir. Olumlu düşündükçe farklı bir ten renginin ve bakışların sizde oturduğunu fark edeceksiniz.

10. “Evet” ve “hayır”lara dikkat. Hicrimse size istemediğiniz bir şeyi yaptıramaz. Bazı insanlara da hayır demeyi öğrenin. Hoşlanmadığınız bir mekana sizi götürmek isteyen arkadaşınıza karsı rahatlıkla " hayır" kelimesini kullanın. Birlikte keyif alacağınız mekanları seçecek arkadasınız mutlaka vardır. Sizi rahatsız eden, olumsuz ruh halinizi çoğaltan insanlarla ilişkinizi de gözden geçirin. Sizi üzen bir insanla yola devam etmek sizden sürekli götürecektir.

11. Geleceği "belirsiz" bırakmayın. Planlayın. O gerçekleştiğinde neler hissedersiniz, sürekli bunu düşünün. Artık o ideale, o "plan"a nasıl ulaşacağınızı düşünün ve kendinizi orada hayal edin sık sık. Örneğin işyerinizde “şef” mi olmak istiyorsunuz? Sürekli bunu nasıl gerçekleştireceğinizi düşünmenin ve bu anlamda somut olarak neler yapabileceğinizin ötesinde, o görevi "hayal" edin. Kendiniz orada, bir toplantıda iken hayal kurun örneğin. Hayaliniz güçlendikçe, tutumlarınız da değişecektir. Örneğin, o iste şef olmak için önce dil mi bilmeniz gerekiyor. farkında olmadan ayaklarınız sizi bir bir hafta sonu kursuna doğru götürecektir.

12. Geleceği planlamak kendinize güveni, kendinize güvenmek de size bazı “formüller” de getirecektir. Örneğin zayıflamak istiyorsunuz ama neden şişmanladığınızın "formülü"nü dikkate almıyorsunuz. İste olumlu bir şekilde başarıya odakladığınızda beyniniz, size "neden şişmanladığınızı da anımsatacak. Ve sizi kilo almaya götüren nedenleri de hayatınızdan kaldırmak üzere planlar yapıyor olarak bulacaksınız kendinizi..

13. Bir de, “olumlu” anlam içeren kelimelere dikkat edin. Olumsuz olarak beyninize yerleştirdiğiniz cümleler size baskı yapar. Orada "beslenir" ve daha güçlü olarak geri dönebilir". Bir örnek vermek gerekirse, "asla televizyon seyretmiyorum" demeyin. Beyniniz sizi daha istekli olarak TV seyretmeye zorlar. İnsanların "kötülükleriyle" uğraştığınızda da ters tepki verir. Kötü bir kelimeyi kullandığınızda ona yüklediğiniz anlamı bilincinize çağırırsınız! Bu kelimeyi çok sik hatırlamaya baslarsınız. Hatta yıllar sonra o eylemin içinde bile görebilirsiniz kendinizi. O nedenle "olumsuz" herhangi bir kelimeyi (Her ne olursa olsun) beyinize yerleştirmemeye özen gösterin.

14. Hayatinizi yönlendirin. Ne eksikse yaşamınızda ona katalize olun. Sevgi mi yok, sevgi birlikteliğine katalize olun. O boşluğu bir sevgili dolduracaksa, yani ona gereksinimiz varsa bunu planlayın. Bir takım duygusal boşlukların yerini başka şeylerle kapatmayın. Zaten olumluya ve başarıya katalize olmuş bir ruh hali, başka arayışlarınıza çözüm bulmak üzere de konumlanacaktır. Basari ve sevgiyle birlikte donanmış benliğiniz, size enerjiyi ve mutluluğu da çağıracaktır.


Ayla Önder

Hemşirelikte Kişiler Arası İlişkiler

HEMŞİRELİĞİN KİŞİLERARASI İLİŞKİLER AÇISINDAN TANIMLANMASI


Hildegard Peplau (1952) hemşirelik kavramının anlaşılmasına yardımcı olmak üzere
hemşireliğin tanımlanmasının gereğini dile getirmiştir. Hemşireliğe temel olan kavramlardan
oluşan bir çerçeve ortaya çıkarmak üzere analitik bazı soruların sorulmasını ve bunlara
verilecek yanıtların ışığında hemşireliğin tanımlanmasının önemini belirtmiştir. Ortaya atılan
soruların biçimi sorunun inceleme alanını saptadığına işaret etmektedir.
Bu konudaki temel soruları ise şöyle sıralamaktadır:
Hemşirelik nedir? Kim yapar? Hangi oluşumlarda yararlıdır? Hemşirelik insanlar için ne yapabilir?
Yaptığını nasıl yapar? İnsanların hemşireliğe olan gereksinimi ne zaman artar?
Hemşirelik, eylemlerini kapalı sistemler olarak mı sürdürür, yoksa diğer mesleklerle işbirliği
yapar mı? İnsanlar hemşirelikten ne şekilde yararlanırlar? Bu sorulara verilen yanıtların
hemşirelik hakkında açık bir düşünceye sahip olmamızda yardımcı olduğuna inanmaktadır.


Peplau (1952) "Hemşirelikte Kişilerarası İlişkiler" adlı kitabında hemşireliği şöyle anlatmakta,
tanımlamaktadır. "Hemşirelik her şeyden önce bir süreçtir. Hemşireliğin sürekli ve amaca
yönelmiş yapısı, birey ile bireye bakan arasında belli ve belirli adımlar, faaliyetler, uygulama
ve eylem gerektirir. Hemşireliğin gerektiği ve kullanıldığı durumlara bakacak olursak kolayca
görürüz ki bu süreç kişilerarası ve çoğu zaman terapötik bir süreçtir". Bu hemşireliğin
iki yada daha fazla kişinin katılmasını gerektiren faaliyetlerden oluşan ve sonunda katılanların
bu ilişkilerden yarar gördüğü bir süreç olduğu anlamına gelir demektir. Bu düşünceye
hemşirelerin yaptıkları işlerin, teknik olduğu ortaya atılarak karşı çıkılabilir. Şüphesiz,
hemşirelik sürecindeki davranışlar hem kişilerarası hem de teknik davranışları kapsar, ama
sürecin kendisi hiçbir zaman teknik olarak nitelendirilemez.
Hemşirelik, hasta yada sağlık hizmetine gereksinimi olan birey ile, bu yardım gereksinimini
algılayıp, onu karşılamak üzere eğitilmiş hemşire arasındaki insansal ilişikidir. Hasta ve
hemşire arasındaki bu insansal ilişkiler, çoğu zaman hastanın sorununun anlaşılması ve
karşılanmasında, günlük teknik işlemlerden daha aydınlatıcı ve anlamlıdır. Hasta ve
hemşirenin ortak faaliyetlerindeki çabalar, önce sorunun anlaşılmasına yöneltilir. Güçlükleri
aşmak ve sorunu çözümlemek için gerekli koşullar, teknik işlem ve önlemleri kapsar yada
kapsamayabilir; fakat bunlar kendi başlarına hastanın iyileşmesine yardım edemezler.
Gerçekte, serum verme, damar-içi enjeksiyon yapma gibi çoğu zaman yaşam kurtarıcı oldukları
sanılan önlemlerin etkilerine çok büyük umutlar bağlansa bile, zaman zaman istenilen
sonucu vermeyebilirler.
Hemşireliğin bir amaca yönelik, birey yada toplulukları sağlığı kavuşturmada bir seri eylemi
gerektiren bir süreç olduğuna daha önce işaret edilmişti. "Hemşirelik aynı zamanda olgunluğa
götürücü bir kuvvet ve eğitici bir amaçtır. Etkili hemşirelik hizmetlerin, birey ve toplumun
şemalarını istedikleri düzeye çıkarmada ve değişiklikler yaratmak üzere yeteneklerini
kullanmada yardımcı olur. Hastane yada toplum sağlığı hemşiresi ile karşılaşan pekçok
kişi, sağlık sorunlarının çözümünde yeni yollar, yöntemler öğrenmişlerdir". Diyabet, kalp
hastalığı ve sakatlıkları olan insanlar zamanla verimli bir şekilde yaşamayı öğrenmişlerdir.
Hemşireler sağlık eğitimi yaparak annelerin çocuklarının, sorunlarını karşılamada yeni yollar
öğrendikleri sağlık merkezine götürmeye teşvik etmiştir. İnsanların olgunlaşma, gelişme,
güçlüklerle karşılaşmaya hazırlıklı olmalarını sağlama yolunda hemşirelik, bugün
yaptığınıdan da fazlasını yapabilir.
Hemşirelik süreci geliştirici ve eğitici bir araç olarak düşünüldüğünde hemşireler, yapıcı
öğrenim sağlarlar. Eğitim ve tedavi arasındaki mesafe yirmi yıl öncesine göre gittikçe
kısılmaktadır. Hemşirelik işlevleri, kişilerin sorun çözümleme yeteneklerini geliştirmeye
götürdüğü zaman, hem eğitici hem de terapötiktir.


Joyce Travelbee (1973) "Hemşireliğin Kişilerarası Yönleri" adlı kitabında Hemşireliğin
tanımı önemlidir, çünkü hemşirenin inancı, onun hemşirelik bakımını verirken göstereceği
davranışların niteliğini ve kişilerarası ilişkilerin biçimini belirleyeceği gibi, hemşirelik eğitim
ve hizmetleri ile ilgili görüşlerini etkileyecek ve onlara yön verecektir. Hemşireliğin tanımlanmasını
yada hemşirelik hakkındaki inançları hemşireye hemşirelik bakımının verilmesinde
ve gelişimi için atacağı adımlarda ve yapacağı genellemeler ve olası sonuçlarda en belli
başlı kaynağı oluşturur diye yazmaktadır. Aynı eserde yer alan hemşirelik tanımı ise şöyledir.
"Hemşirelik, Kişilerarası bir süreçtir; Hemşire birey, aile ve toplumun deneyimlediği hastalık
ve acıdan korumak; yada bunlarla başa çıkmak ve gerekirse bu deneyimlerinde anlam
bulmalarına yardımcı olur" diye yazmaktadır.
Tanımın açıklanmasını ise şöyle yapmaktadır. Hemşirelik "kişilerarası bir süreç"tir. Çünkü
dolaylı yada dolaysız daima kişilerle ilgilidir. Bu "kişi" sağlıklı yada hasta bireyler, aileleri, ziyaretçileri
ve diğer sağlık disiplinlerinin üyeleridir. Hemşirelik aynı zamanda bir "süreç" tir,
çünkü hemşirenin, gereksinimi olan birey ve aileye yardım etmesi hemşire ile onlar arasındaki
sistemli ve amaçlı bir seri deneyim yada faaliyetli gerektirir. Hemşireliğin bir süreç olarak
alınması, hemşireliğin yapıldığı ortamın dinamikliğini vurgulamaktadır. Bir zaman süresi
ve bir mekânda yer alan hemşirelik durumları dinamik, akıcı ve devamlı yada oluşan bir
ortamdaki deneyimleri kapsar.
Değişme, her çeşit hemşirelik durumunda yer alır. En yalın bir hemşirelik işleminde bile
bakım verilen kişi ile hemşire arasında etkileşim söz konusudur. Etkileşimin sonucu, devamlı
hareket ve değişme vardır, hemşire değiştirdiği kadar kendi de değişmeye açıktır.
Amaçlı, mantıklı ve aydınlatıcı bir değişmeyi tanımak ve ortaya çıkarmak "hemşirelik faaliyeti"
dir.

Travelbee'ye göre hemşireliğin doğasında değiştirme vardır ve değişiklik bireyin ailenin ve
toplumun sağlığı ve mutlu olmasını amaçlar. Hemşirelik bu amacına birey, aile ve toplumla
disiplinli entellektüel karakterli ilişkiler kunma yolu ile erişebilir. Burada "ilişki kurma" amaca
götüren bir süreç yada yöntemdir. Hemşirenin, hemşirelik bakımı verirken kurduğu ilişki,
amaçlıdır, ve bu ilişkinin, devam ettirilmesi onun sorumluluğundadır.
Travelbee, disiplinli entellektüel karakterli ilişkinin sorunlara mantıksal yöntemle yaklaşımı,
biolojik bilimler, davranış bilimleri, hemşirelik ve diğer sağlık bilimlerinin kavram
ve ilkeleri hakkında bilgi ve anlayışa sahip olma ve bu kavram ve ilkeleri hastalara bakım
verirken kullanabilme yeteneğini kapsadığına inanmaktadır.
Sağlık sorunları olan birey, aile ve topluma disiplinli ve entellektüel bir tavırla yaklaşan bir
hemşire, durum ve olguları analiz ve sentez etme yetkisine sahiptir. Bu yaklaşımla karakte-
rize bir hemşirelik, açık fikirlilik, ön yargıların askari düzeye indirilmesini, bakımından sorumlu
olduğu kişilere empati ile yaklaşılmayı amaçlar.
Hemşirelik üstüne yapılmış tanımlar görülebileceği gibi pekçoktur. Günümüzde de,
hemşirelik eğitiminin tıp yerine, hemşirenin temel işlevlerine yönelik olarak yapılması için
hemşirelik modelleri geliştirilmesine devam edilmektedir. 1960 ve 1970 yıllları arasında
hemşireler hemşirelik bilgisini ve uygulamalarını kavramsal ve kuramsal bir çerçeve içinde
örgütlemek çabası içine girmişlerdir. Bu çalışmalar, Roy'un adaptasyon, Johnson'un davranışsal
sistem, Orem'in öz-bakım, Rogers'in yaşam süreci, Newmari'ın sağlık sistemi modelleri
örnek olarak gösterilebilir.

Hemşirelik Kuramları

MASLOW VE HOLİSTİK KURAM

1908-1970 yılları arasında yaşayan Abraham Maslow Brooklyn, Newyork’da doğmuştur. Wisconsin Üniversitesinde psikoloji eğitimi görmüş ve Harlow’un yanında psikoloji asistanlığı yapmıştır.1937 ile 1951 yılları arasında Brooklyn Üniversitesinde psikoloji dersleri vermiştir. 1969 yılına kadar W. Price Laughlin Vakfında California’da görevini ve çalışmalarını sürdürmüş, aynı yerde 1970 yılında ölmüştür.

Goldstein ve Adler’in önemli etkisinde kalan Maslow “Kendini Gerçekleştirme” kavramını onlardan almıştır. Maslow bir çok yönden davranışçı psikoloji ile humanistik psikoloji arasında köprü oluşturmuştur. Maslow onun çağına kadar psikolojinin daha çok insanların zayıf tarafları ve bozukluklar üzerinde durduğunu gözlemiştir. İnsanların güçlü yönlerinin yeterince kavranılmadığını, açıklanmadığını ileri sürmüştür. İnsanın özellikle Freud’cu görüşte savunulduğu gibi acıdan kaçan bir mekanizma içinde yaşamadığına inanmıştır. Ona göre insan temelde mutluluk arar. Acıdan kaçmak ana motif değildir. İnsanın daha güçlü, mutlu, iyimser ve olumlu yönleri Maslow’un psikolojisinin konusu olmuştur. Ona göre;
1. İnsanın temel bir yapısı vardır. Bu yapıda organik ve biyolojik gereksinimler, eğilimler ve kapasitelerin yanında, ruhsal gereksinimler, kapasitelere ve kültür ve çevre doğrultusunda veya etkisinde gelişmiş davranış eğilimleri yer alır.
2. Normal, sağlıklı insanlar gizil güçlerini gerçekleştirme yönünde davranırlar.
3. Psikopatoloji insanın temel, doğal kendini gerçekleştirici yapısı engellendiğinde ortaya çıkar. İyi ve doğru olan bu gerçekleşme eğiliminin desteklenmesi kötü olan ise ket vurulmasıdır.
4. Psikoterapi bu engelleri, çatışmaları kısaca gelişimi ortadan kaldıran etmenleri ortadan kaldırmayı amaçlar.

Kısaca Maslow insanı bütüncü - holistik bir yaklaşımla ele almış, davranışlarda temel gereksinimlerin hiyerarşik etkileşime inanmış, çevre ilişkilerinin kendini gerçekleştirme güdüsündeki rolünü kabul etmiş, insanın sağlığına yönelik temel doğasına inanmış, normalliği ideal insan durumu olarak değerlendirmiş, doruk yaşantılarının insan yaşamındaki zenginleştirici yönünü incelemiş, çağımızın hem psikoloji hem de psikiyatri dalında katkıları büyük, önemli bir bilim adamıdır.




ereksinimler Hiyerarşisi
Maslow insan kişiliğinin olgunlaşma süreci geçirdiğini ve bu süreçte sıralı hiyerarşik gereksinimler ile çevre ilişkileri ve uyumun önemli rol oynadığını ifade eder. İnsan gereksinimlerinin prioritelerine ve çözüm bulma acilliğine göre bir sıra takip ettiğini savunmuştur. En acil olan, en çabuk çözüm bekleyen gereksinimler en alt basamaklarda yer alırlar.

Bunlar sırayla:
1. Fizyolojik gereksinimler: açlık, susuzluk gibi homeostalik gereksinimlerdir.
2. Korunma gereksinimleri: tehlikeden uzak yaşama gereksinimleridir.
3. Sevgi ve ait olma gereksinimleri.
4. Saygınlık gereksinimleri.
5. Kendini gerçekleştirme gereksinimleri.
6. Kognitif veya bilişsel gereksinimler, öğrenme gereksinimleri.
7. Estetik gereksinimlerdir. Güzeli ve iyiyi arama arzularını kapsar

Her insan yukarıdaki sırayla gereksinimlerini doyurmaya çalışır. Alt basamak tatmin olmadan bir üst basamağa geçilemeyeceği genel bir kuram olmakla beraber özel durumlarda kişi bu sırayı bozabilir.

Maslow gereksinimler-hiyerarşisi kuramıyla dünya çapında ün yapmıştır. Ona göre gereksinimlerini bu hiyerarşik sıra içinde son basamağına kadar gerçekleştirebilmiş insanlar kendilerini gerçek anlamda gerçekleştirmiş az sayıda mutlu kimselerdir. Bu tür kimseler üzerinde de Maslow incelemeler yapmış ve kendini gerçekleştirmiş bu ender insanların bazı özelliklerini gözlemiştir. Aslında insanların çoğu gereksinimlerini alt üç veya dört basamakta doyuma ulaştırabilmekte, üst basamaklara çıkmaya yaşam koşulları elvermediğinden ulaşamamaktadır. Nedir bu ender insanların özellikleri?




Kendini Gerçekleştirmiş Bireyin Özellikleri

Lincoln’den Einstein’a, Bn Roosevelt, Jefferson, Whiteman, Thoreau ve Beethoven’e kadar pek çok ünlü kendi deyimiyle “nadir kuş” un biyografyasını incelemiş ve şu ortak nitelikleri görmüştür. Bu gibi kimseler,
1. Gerçekçidirler. Gerçekleri görür ve değerlendirebilirler.
2. Kendilerini, diğer insanları, çevreyi ve doğayı olduğu gibi kabul ederler: Kendini kabul, hatalardan dolayı aşırı derecede suçluluk duymamak, gereksiz yere günah korkusu içinde yaşamamak, kendinden utanmamak demektir. Kendini kabul ile yakından ilişkili bir diğer özellik de başka insanları ve varlıkları olduğu gibi kabul etmek, onların neden başka türlü değil de böyle olduklarını tartışmamaktır.
3. Spontandırlar:Duyguları ve davranışları kendiliğinden ve doğaldır. Sıradan insanlara gülünç gelen, saldırgan nüktelere, başkalarını inciten şakalara gülmezler.Onlara göre nükte bir düşünce ile ilgili olmalıdır. Spontan, yani kendiliğinden olmalı, plânlı olmamalı.
4. Problem merkezlidirler. Yani ben merkezli olmayıp soruna yöneliktirler: Kendini gerçekleştiren insanlar kendileri ile değil, kendileri dışındaki bazı sorunlarla ilgilenirler. Kendilerini, çözmekle yükümlü saydıkları evrensel nitelikte bir soruna adarlar; bakış açıları geniştir, ilgileri yerel değil evrenseldir.
5. Özel ve uzak insanlar gibi görünürler. Özel yaşamlarına ve mahremiyetlerine değer verirler: Kendini gerçekleştiren insanlar yalnız kalabilirler, mahremiyetten hoşlanırlar, ille de insanlarla birlikte olmak, onların desteğini sağlamak ihtiyacını duymazlar. Herhangi bir insanda önemli sarsıntılar yaratan olaylar karşısında sakin ve soğukkanlı davranabilirler, kişisel felâketler karşısında ölçülü ve ağırbaşlı olabilirler. Başkalarının telkinlerinin, reklâm ve propagandalarının etkisinde kalmadan özgürce karar verebilirler.
6. Bağımsız ve otonomdurlar.
7. İnsanlardan ve nesnelerinden ve nesnelerinden zevk alırlar: Streotipik değillerdir. Tazelik ve canlılık taşırlar. Duygularında dirlik vardır. hayattaki iyilikleri ve güzellikleri, zevkle, coşku ve hayranlıkla değerlendirme gücüne sahiptirler. Bir çiçeğin açışını, bir çocuğun gülümseyişini, güneşin doğuşunu her seferinde sanki ilk kez görüyormuşçasına coşku ve heyecanla karşılarlar. Yeniliklere daima açıktırlar.
8. Pek çoğu doğa üstü veya mistik deneyimler geçirmiş, insan üstü yaşantılar yaşamışlardır.
9. İnsanoğlu ile kendilerini özdeşleştirmişlerdir: Kendini gerçekleştirmiş insanlar, insanlara içten bir sempati duyar ve insanlıkla derin bir özdeşim kurabilirler. Bazen insanları yavaş ve bencil bulsalar ve bu yüzden öfke duysalar bile yine de insanları sever ve onlara hoşgörülü davranırlar.
10. Az sayıda insanla çok derin ve anlamlı ilişkileri bulunur: Sağlıklı insanlar başkaları ile yoğun ve derin ilişkiler içinde bulunabilirler. Bu insanların çevresi çok geniş değildir, ama bu çevre içinde derin ve yoğun duygusal ilişkiler kurabilirler.
11. Değerleri ve tutumları demokratiktir: Kendini gerçekleştirmiş insanların bir başka özelliği de insanlarla ilişkilerinde sosyal sınıf, ırk, inanç ayırımı yapmamak ve karakterine uyan herkesle dost olabilmektir.
12. Sonuçla sonuca götüren araç ilişkisini ayırmışlardır: Her ne pahasına sonuca gitmeyi yeğlemezler. Bunları gerçekçi biçimde tartarlar. Doğru ile yanlışı, iyi ile kötüyü ayırt etmede güçlük çekmemektedirler. Bu kimseler belli bir durumda amaç ile ona götüren aracı doğru bir biçimde ayırt ederler ve çok kere amacı daha önemli bulurlar.Onlar için amaç, araçtan daha önemlidir.
13. Şaka anlayışları vardır: Bunda saldırgan ve can acıtıcı olmaktan çok felsefidirler.
14. Yaratıcıdırlar, hem de büyük ölçüde... Ancak bu yaratıcılık sanat alanında görülen yaratıcılıktan farklıdır. Sanatta yaratıcılık çok kere üstün bir yeteneğin kendini ortaya koymasıdır ve kişiliğin diğer yönleri ile, ruh sağlığı ile ilgili olmayabilir. Kendini gerçekleştiren insanların yaratıcılığı ise henüz kültür kalıpları ile bozulmamış saf bir çocuğun evrensel bir yaratıcılığına benzer. Bu yaratıcılık insan doğasının ortak bir özelliği olup, herkeste var olan gizil güç anlamında bir yaratıcılıktır (Kuzgun 1992: 128-130).
15. Kültüre veya topluma uymak için çaba göstermezler: Konformist değildirler. Kendini gerçekleştiren insanlar her ne kadar bulundukları toplumla özdeşleşmiş ve insanı benimsemiş kişilerse de, her türlü kültürel etkiyi hemen kabullenmezler. Örneğin merasime, etikete, kalıp davranışlara uymaya çok önem vermezler; giyimde modayı, düşünce hayatında yeni akımları yakından izleme zorunluluğu duymazlar. Yani bir ölçüde kültürden bağımsız kalmaya çalışırlar.



Eleştiri
Maslow kısaca humanist bir iyimserdir. Geleceğe umutla bakar ve insana inanır. İnsanın aşağılık yönleri onu ilgilendirmemiştir. Üstün insanı aramıştır ve onun özelliklerini anlamaya çalışmıştır. Aslında her insanda üstün insan olma gizil gücünün bulunduğunu savunmuştur.
Fenemenoloji ve varoluşçular ile de ortak yönleri olan Maslow insanın özgürlüğüne de inanmıştır. Amerikan toplumunun çağımızın en güçlü toplumu olarak yaşadığı bir dönemde böyle bir toplumun üyesi olarak görüşlerini geliştirmiştir.
Maslow’un modeli çeşitli yönlerden eleştiriye uğramıştır. Ona yöneltilen eleştiriler daha çok ütopik bir kimse oluşu ve bilimselliğinin, yani görüşlerinin kanıtlanabilirliği açısından yapılmıştır. Bunlar içinde en önemlisi bütün kişilerin ihtiyaçlarını aynı sırayı izleyen kalıp içine koymanın zorluğudur. Bazı kişiler için saygınlık ihtiyaçları, örneğin sosyal ihtiyaçlardan önce gelebilir. Ayrıca bunları birbirinden ayıracak kesin çizgiler koymak oldukça zordur. Son olarak tatmin edilen ihtiyacın ortadan kalkacağı düşüncesi alt kademedeki ihtiyaçlar için geçerli olabilir ama aynı şeylerin üst kademeler için de geçerli olduğunu önermek kuşku doğrucu niteliktedir. Bu tür eleştirilere rağmen ihtiyaçlar hiyararşisi yaklaşımı basitliği, anlaşılırlığı ve mantıklı olması gibi nedenlerle en çok bilinen motivasyon teorisi olmuştur.


Eğitimdeki Yeri Ve Önemi

Abraham Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisine baktığımızda; insan, fizyolojik ihtiyaçlarını ve güvenlikte olma ihtiyacından sonra, psikososyal ihtiyaçlardan “ait olma”, “sevme”, “sevilme”, “sosyal etkileşimler” gibi ihtiyaçlarını gidermektedir. Daha sonra “saygı ihtiyacı yani öz saygı, başarı, yeterlik ve bağımsızlık, başkaları tarafından tanınma ve saygı duyulma” gelmektedir.Bütün bu ihtiyaçlar doyurulduktan sonra, en tepede “kendini gerçekleştirme” yani bireyin sahip olduğu tüm potansiyeli etkili bir biçimde kullanabilme ihtiyacı gelmektedir (Senemoğlu 2000: 106). Eğitim ihtiyacı da Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisi içinde en üst basamakta yer alır. Örgün anlamda eğitim ihtiyacı toplumlar karmaşıklaştıkça önemini artırmıştır. Fakat örgün eğitime gelinceye kadar insanoğlu her dönemde çocuk, genç ve yetişkinlerine örgün olmayan bir eğitim vermiştir. Varış(1995)’a göre öğrenmenin oluştuğu her durumda insan davranışlarını değiştiren bir eğitim sürecinden söz edilebilir. Balık avlamaya giden babasının arkasına takılan çocuk, kendi yaşamı için eğitilmektedir. Maslow’a göre eğitimin hedefi kendini gerçekleştirmeyi ya da büyümeyi başaran sağlıklı ve mutlu bireyler oluşturmak olmalıdır (Demirel 1997: 48).

Sonuç olarak; yaşantılara daha fazla açık, her zaman varoluşsal bir biçimde yaşayan, kendine daima güvenen, kendini, başkalarını ve doğayı olduğu gibi kabul eden, insanlıkla özdeşim kurabilen, amacı araçtan daha önemli gören, nüktedan, yaratıcı ve demokratik karakter sahibi insan; kendini gerçekleştirmiş insandır. Bizim eğitimciler olarak; eğitimin hedefi olan, kendini gerçekleştirmiş, sağlıklı ve mutlu insanlar yetiştirmemiz gerekir.



Hemşirelik Felsefesi

Hemşirelik Felsefesi
Türk Hemşireler Derneği'ne göre;
- Hemşirelik kendine özgü bilgi ve olguları içeren bağımsız bir sağlık disiplinidir.
- Hemşirelik, bireyin sağlıklı ortamda yaşamaya hakkı olduğuna inanır.
- Hemşirelik, sağlıktan sapmalar olduğunda bireyin optimal sağlık bakımı almaya hakkı olduğunu savunur.
- Hemşirelik mesleği topluma hizmet götürme işlevinde diğer sağlık meslekleri ile sıkı bir iş birliğine inanır.
- Hemşirelik, bireyin kendine özgü özellikleri, kişiliği ve bütünlüğü içinde hak ve mahremiyetine saygı duyar.

Hemşirelik Kanunu

HEMŞİRELİK KANUNU

Kanun Numarası : 6283
Resmi Gazete
Tarih: 2.3.1954; Sayı: 8647

Madde 1 - (Değ.: Kanun No. 5634 RG: 2.5.2007/26510) Türkiye’de üniversitelerin hemşirelik ile ilgili lisans eğitimi veren fakülte ve yüksek okullarından mezun olan ve diplomaları Sağlık Bakanlığınca tescil edilenler ile öğrenimlerini yurt dışında hemşirelik ile ilgili, Devlet tarafından tanınan bir okulda tamamlayarak denklikleri onaylanan ve diplomaları Sağlık Bakanlığınca tescil edilenlere Hemşire unvanı verilir.
Bu kanunun yürürlüğe girmesinden evvel usulüne göre hemşirelik sınıfına alınmış olanlar sanatlarını yapmaya ve hemşire unvanını kullanmaya devam ederler.

Madde 2 - (Kanun No. 5634 RG: 2.5.2007/26510) Yürürlükten kalktı.
Madde 3 - (Değ.: Kanun No. 5634 RG: 2.5.2007/26510) Türkiye’de hemşirelik mesleğini bu Kanun hükümleri dahilinde hemşire unvanı kazanmış Türk vatandaşı hemşirelerden başka kimse yapamaz.
Madde 4 - (Değ.: Kanun No. 5634 RG: 2.5.2007/26510) Hemşireler; tabip tarafından acil haller dışında yazılı olarak verilen tedavileri uygulamak, her ortamda bireyin, ailenin ve toplumun hemşirelik girişimleri ile karşılanabilecek sağlıkla ilgili ihtiyaçlarını belirlemek ve hemşirelik tanılama süreci kapsamında belirlenen ihtiyaçlar çerçevesinde hemşirelik bakımını planlamak, uygulamak, denetlemek ve değerlendirmekle görevli ve yetkili sağlık personelidir. Ayrıca aile hekimliği uygulamasına ilişkin kanun hükümleri ile bu Kanuna dayanılarak yürürlüğe konulan mevzuattaki görevleri de yaparlar.
Hemşirelerin birinci fıkrada sayılan hizmetlerde çalışma alanlarına, pozisyonlarına ve eğitim durumlarına göre görev, yetki ve sorumlulukları Sağlık Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.

Madde 5 - Hemşire okulundan mezun hemşireler mecburi hizmetlerini bitirip memuriyetten ayrılınca; mecburi hizmeti olmayan hemşire okulu mezunları istedikleri vakit sanatlarını serbestçe yapabilirler.
Serbest çalışacak hemşireler lüzumlu vesikalarını bir dilekçeye bağlayarak mahallin en büyük sağlık amirine verirler. Serbest çalışan hemşire ev adresiyle çalışmak istediği yerde bir değişiklik olduğu takdirde bir hafta içinde aynı makama haber vermeye mecburdur.

Madde 6 - (Kanun No. 5634 RG: 2.5.2007/26510) Yürürlükten kalktı.
Madde 7 - (Kanun No. 5634 RG: 2.5.2007/26510) Yürürlükten kalktı.
Madde 8 - (Değ.: Kanun No. 5634 RG: 2.5.2007/26510) Lisans mezunu hemşireler meslekleriyle ilgili lisansüstü eğitim alarak uzmanlaştıktan ve diplomaları Sağlık Bakanlığınca tescil edildikten sonra uzman hemşire olarak çalışırlar.
Hemşireler meslekleri ile ilgili olan özellik arz eden birim ve alanlarda belirlenecek esaslar çerçevesinde yetki belgesi alırlar. Yetki belgesi alınacak eğitim programlarının düzenlenmesi, uygulanması, koordinasyonu, belgelendirme ve tescili ile kredilendirme ve yetki belgelerinin iptali gibi hususlar, Sağlık Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.

Madde 9 - (Değ.: Kanun No. 5634 RG: 2.5.2007/26510) Hemşirelikle ilgili yönetim görevlerinde lisans ve lisansüstü eğitime sahip hemşirelerin rüçhan hakları vardır.
Madde 10 - (Kanun No. 5634 RG: 2.5.2007/26510) Yürürlükten kalktı.
Madde 11 - 3 üncü madde hükümlerine riayet etmeyen, dördüncü maddede yazılı vazife ve salahiyet hudutlarını tecavüz eden ve 5 inci maddenin ikinci bendi hükmünü yerine getirmeksizin serbest çalışan hemşirelerden (50) liradan (200) liraya kadar hafif para cezası alınır.
Madde 12 - (Kanun No. 5634 RG: 2.5.2007/26510) Yürürlükten kalktı.
Madde 13 - 1219 sayılı kanunun 64 üncü maddesiyle 3017 sayılı kanunun 4253 sayılı kanunla değiştirilen 61 inci maddesi hükümleri kaldırılmıştır.
Madde 14 - 4862 sayılı kanun ile bu kanunun eklerine bağlı kadro cetvellerindeki başhemşire, hemşire, ziyaretçi başhemşire, ziyaretçi hemşire ve ebe kadroları kaldırılmış ve onların yerine bu kanuna bağlı (1) sayılı cetvel eklenmiştir. Ekli (1) sayılı cetveldeki kadrolar, doğum evleri, nisaiye klinikleri ve sağlık merkezlerine tayin olunacak ebeler hakkında da tatbik olunur.
Ekli (2) sayılı cetveldeki kadrolar 1954 mali yılında kullanılamaz.

Geçici Madde 1 - (6283 sayılı Kanunun kendi numarasız geçici maddesi olup teselsül için numaralandırılmıştır.)
Bu kanunun neşrinden evvel hastabakıcılık yapmakta olanlardan yedinci maddeye göre hemşire yardımcılığına talip olanlar jüri huzurunda ehliyetlerini ispat ettikleri takdirde hemşire yardımcısı olabilirler.

Madde 15 - Bu kanun 28 Şubat 1954 tarihinden itibaren mer'idir.
Madde 16 - Bu kanunun hükümlerini icraya Maliye ve Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekilleri memurdur.
GEÇİCİ MADDE 2 – (Yeni: Kanun No. 5634 RG: 2.5.2007/26510) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce hemşirelik ve hemşireliğe eşdeğer sağlık memurluğu programlarından mezun olanlar ile halen bu programlarda kayıtlı bulunan öğrencilerin kazanılmış hakları saklıdır.
Hemşirelik eğitimine eşdeğer sağlık memurluğu programlarından mezun olanlar hemşire olarak çalışırlar.
Hemşirelik eğitimine eşdeğer sağlık memurluğu programının adı, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren hemşirelik programı olarak değiştirilir ve programlar birleştirilir.
Bir defaya mahsus olmak üzere, ebelik diplomasına sahip olduğu halde bu Kanunun yayımı tarihinde en az üç yıldan beri yataklı tedavi kurumlarında fiilen hemşirelik görevi yaptığını resmi belge ile belgelendiren ve bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay içerisinde talepte bulunanlar hemşirelik yetkisiyle görevlerine devam ederler.
Üniversitelerin hemşirelik programlarında ülke ihtiyacını karşılayacak yeterli kontenjan oluşturulmak üzere 5 yıl süre ile sağlık meslek liselerinin hemşirelik ve hemşireliğe eşdeğer sağlık memurluğu programlarına öğrenci alınmasına devam olunur ve bu programlardan mezun olanlara hemşire unvanı verilir.

Türkiye'de Hemşirelik Tarihi

TÜRKİYE'DE HEMŞİRELİK VE HEMŞİRELİK TARİHİ

Hemşirelik: Ailenin ve toplumun sağlığını ve esenliğini korumak geliştirmek ve hasta olduğunda iyileştirmek amacına yönelik hemşirelik hizmetlerinin planlanması, örgütlenmesi, uygulanması, değerlendirilmesi ve hizmetleri yerine getirecek kişilerin eğitiminden sorumlu bilim ve sanattan oluşan bir sağlık disiplinidir.

A. Cumhuriyet Öncesi Dönem:
1854-1856 yıllarında Florance Nightingale'nin İstanbul’da dikkati çeken çalışmalarından sonra II. Abdulhamit zamanında Osmanlı ordusunun yaralılarına bakmak üzere Almanya’dan 11 rahibe hemşire getirilmiştir. Besim Ömer Paşa tıp mesleğinin gelişiminde etkili bir hekim olmakla birlikte hemşirelik mesleğinin gelişimi içinde etkin çaba harcamıştır. 1911 yılında İstanbul'da en tanınmış ailelere mensup hanımefendileri "Gönüllü Hastabakıcılık Kursuna" çağırmış ve derslerini de kendisi vermiştir.


Bursa ve İstanbul’da kurslar açılmış ilk defa (1912) Müslüman Türk kadınları hasta bakımına katılmışlardır. Münire İsmail, Kerime Salahor, Safıye Hüseyin v.b



1913 - 1944 Besim Ömer Paşa kadınlara beşer aylık hasta bakıcılık kursu açmış eğitilen kadınlar I. Dünya Savaşında hastanelerimizde çalışmışlardır. 1920 de Amerikalılar İstanbul’da Amerikan Hastanesi açmış ve yanına hastabakıcı dershanesi kurmuştur.



B) Cumhuriyet Sonrası Dönem:



1925 yılında "Kızılay Hastabakıcı Okulu" açılmıştır. Başlangıçta eğitim süresi 2,5 yıl ve öğrenci olarak okur - yazar, iyi ahlaklı ve sağlıklı kız öğrenciler kabul edilmiştir.


1958'de Sağlık Bakanlığı ve Dünya Sağlık Örgütü uzmanları ile birlikte hazırlanan ortaokula dayalı dört yıllık ebelik ve hemşirelik deneme programı başlatılmıştır. 1960 yılında var olan 9 hemşire okulu 1961’de Sağlık Koleji olarak adlandırılmıştır.


İlk Yüksekokul 1955 yılında Ege Üniversitesinde açılmış olup bunu 1961'de Florance Nightingale ve Hacettepe Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu izlemiştir. 1985'de Gülhane Askeri Tıp Akademisi Hemşirelik Yüksekokulu açılmıştır.



1985'de Sağlık Kolejleri kapatılarak Sağlık Meslek Yüksekokulları ve ön lisans programları başlamıştır. 1992 yılında Hemşirelik eğitiminin liseye temellendirilmesi gündeme gelmiş Sağlık Bakanlığı ile Yükseköğretim Kurumu arasında yapılan protokolle Sağlık Meslek Liselerinin aşamalı olarak kapatılması kararı alınmıştır. 1996 yılında Meslek Yüksekokulları 4 yıllık Lisans Eğitimi veren "Sağlık Yüksekokullarına" dönüştürülmüştür.